Beden ile ilgili bilgilerimiz nesnel bilimler sayesinde hızla ilerlemekte ve çoğu zaman insanın yararına kullanılmaktadır. Tanımlanamaz bir farkındalık ve bilgi deposu olan Ruh, dikkatin ve iradenin kaynağıdır. Zamanın dışındadır, uzamsızdır, boyutsuzdur veya kütlesi yoktur.
Psikoterapide, biz çalıştığımızda şöyle bir sonuca varacağız gibi bir iddiada bulunamıyoruz. Çünkü yaptığımız çalışma karadeliklerde olan bitenlere benziyor. Nasıl ki karadelikte birbiriyle alakası olmayan birimler beklenmedik biçimde bir araya gelip yepyeni bir madde oluşumlarına yol açıyorsa, biz de bilinçdışıyla uğraşırken, benzer şekilde birbirleriyle alakasız görünen bilinçdışı komplekslerin bir araya gelip beklenmedik yeni bilinç oluşumlarının gerçekleşmesini yaşıyoruz. Bilinçdışının kendi kendine düzenleyici ve geliştirici özelliğine güvenirsek psikoterapi ile bu iyileştirici ve yaratıcı özellikleri harekete geçirebiliyoruz.
Psikoterapi süreçlerinde ve/ya sonrasında ise bir çok bedensel semptomların gözle görülür biçimde fiziksel olarak iyileştiği görülebilir. Buradan bedenin ruhun aynası olduğunu, nasıl ki kirlenen, paslanan, sırı dökülen, buğulanan bir ayna ışığı yansıtamıyorsa; kirlenen, paslanan bir bedenin de ruhun güzelliklerini yansıtamaz hale geldiğini söyleyebiliriz. Dolayısıyla hastalanan ruh değil, ruhun güzelliklerini yansıtamayan beden de olabilir.
Comments