Çift terapisine gelen eşler genellikle ilişkinin yürümesi için diğer eşin değişmesi gerektiği beklentisi içindedir. Bir başka deyişle, sorun eşindedir. Çiftlerle çalışan klinisyenlerin karşı karşıya kaldığı bir dizi çetrefilli sorun ve çift dinamiği vardır. Belki de en güç (ve en yaygın) olanı, bir eşin sorunun kaynağı olarak öbür eşi gördüğü ve eşinin değişmesini talep etmesidir.
“Eşimin değişmesini istiyorum! O farklı olsaydı her şey daha güzel olurdu, ben de mutlu olurdum!” Pek çok çiftten duyduğumuz bir şeydir bu. O halde, sorun, eşinin değişmesi isteğidir ancak eşinin değişmesi çiftler için gerçekten ne anlam ifade eder?
Eşler genellikle değişmesini istedikleri belli bir davranış tespit etmişlerdir. Bu, öbürüne danışmadan tatil planları yapması gibi kendisini rahatsız eden bir alışkanlık olabilir. Evdeki iş bölümüyle, eşlerin iletişim biçimiyle, sağlığı ilgilendiren davranışlarla, yakınlık düzeyiyle, birlikte daha fazla zaman geçirmekle, daha fazla duygusal destek sağlamakla ilgili olabilir. Hakikaten bu tür isteklerin çift terapistlerinin gördüğü en yaygın sorunlardan olduğu araştırmalarda görülmektedir: iletişim, güç savaşları, eşinden gerçekçi olmayan beklentiler, sevgiyi gösterme, cinsellik, para yönetimi, ciddi kişisel sorunlar, hane yönetimi...
Eşler genellikle değişmesini istedikleri kişilik tarzlarını veya diğer bireysel özellikleri tespit ederler. Eşlerinin çok duygusal, nevrotik yahut çok uzak, kayıtsız olduğundan yakınabilirler. Eşlerinin depresyonundan, kaygısından, öfkesinden, bu hisleri ifade etme veya yönetme biçiminden memnun olmayabilirler. Eşlerini çok muhtaç ve talepkar veya çok uzak ve kendine yeter görebilirler. Hakikaten insanların eşlerinde değişmesini istedikleri karakter kusurları gibi gördüğü pek çok kişisel özellik vardır.
Elbette kişisel özelliklerle belli davranışlar bir arada görülür. Eşler hep şöyle der, “Eşim benimle daha çok zaman geçirsin istiyorum ama geçirmiyor, çünkü hiçbir şey hissetmeyen soğuk, uzak biri!” Çift terapistleri olarak işimiz bunun doğru olup olmadığını belirlemektir belli bir davranış daha geniş anlamda bir kişilik özelliğini veya duygusal durumu yansıtıyor mu? Yansıtıyor olabilir elbette. Örneğin, insanların bunalımda hissettiklerinde daha kendi içlerine döndüklerini, cinsellikten uzaklaştıklarını ve kilo alabildiklerini biliyoruz. Bir başka örnek olarak, daha kaçıngan bağlanma tarzına sahip biri yakın ilişkide rahat olmakta zorlanır ve daha mesafeli olmayı tercih eder duygusal destek verme konusunda daha isteksiz ve verimsiz olacaktır.
Bu nedenle, çift terapistinin yapması gereken ilk şeylerden biri, tam olarak nasıl bir değişimin istendiğini değerlendirmektir. Bir sonraki adım da o davranış veya özelliğin değişip değişemeyeceğini değerlendirmektir.
Comments