Strese karşı bedenimizin gösterdiği fizyolojik tepkiler herkes için ortaktır.
Stres tepkisi, organizmanın psikolojik ve bedensel sınırlarının zorlanması ve tehdit edilmesi ile oluşan bir durumdur. Stres, ortamda ne olduğuna bağlı olarak değil, organizmanın duruma nasıl tepki verdiğine bağlı olarak ortaya çıkmaktadır (Gibbons, 2012)
Stres hormonunun salgılanmasıyla birlikte ortaya çıkan bu tepkiler, organizmayı tehdit eden durumlarda, tehdit kaynağıyla savaşmaya ya da ondan uzaklaşmaya/kaçmaya hazır hale getirerek bu durumla başa çıkmamızda yardımcı olur.
Tehlike algıladığımızda ya da tehdit altında olduğumuzu hissettiğimizde uyarılırız.
Uyarılma hayatta kalma tepkilerimize enerji gönderen aktivitedir.
Bir çoğumuz bir enerji yoğunluğu hisseder; buna kalp atışlarımızda hızlanma ya da bir sıcaklık dalgası olarak algılayabiliriz.
Yaşanan stresin çok yoğun olduğu durumlarda, onunla başa çıkabilmek için salgılanan stres hormonu da aşırı miktarda olur.
Tehdit karşısında organizma için yararlı olan bu hormon, fazla miktarda salgılandığı için, stres kaynağı ortadan kalktıktan sonra bile, bir süre daha bedende kalır ve en ufak bir uyaranla karşılaştığında bedenin daha önceki tehdit durumunda verdiği stres tepkilerinin benzerlerini üretmesine neden olur.
İnsanoğlu hayat tarafından mücadeleye zorlanmak ister ve bizler bu zorlukları karşılayıp onlarla başa çıkma için gerekli enerji elde etmek üzere uyarılmayı arzu ederiz.
Bu döngü şuna benzer; zorlanır ya da tehdit ediliriz veya uyarılmış oluruz; bu uyarılma zorluk ya da tehditle yüz yüze gelmek üzere hareketlendiğimizde tepe noktasına ulaşır; sonra uyarılma aktif bir şekilde kırılır ve bizi terk ederek sakin, dingin ve tatmin olmuş bir hal almamızı sağlar.
Uyarılma döngüsüne güvenebildiğimizde ve onunla birlikte akabildiğimizde travmanın iyileşmesi başlar.
Comentarios