Kalp kırıklığının açık ara en belirgin özelliği insanı paralize eden o yoğun duygusal acıdır. Neden olduğu duygusal ıstırap zihnimizi istila eder, dikkatimizi ele geçirir, odağımızı gasp eder, farkındalığımıza hükmeder. Her şeyi kendine çeken bir kara delik gibidir.
Olduğumuz yerde ve yaptığımız her şeyi kırık kalbimizin referansı üzerinden deneyimleriz, bütün dünyayı kaybımızın merceğinden görürüz. Duygusal acı o kadar kaçınılmaz ve göğsümüzdeki baskı o kadar yoğundur ki kalbimiz kelimenin gerçek anlamıyla kırılmış gibi hissederiz.
Kalp kırıklığı aklımızdan ve duygularımızdan daha fazlasını etkiler.
Bedenimizi, beynimizi, işlevlerimizi, ilişkilerimizi etkiler ve bunu çok kapsamlı ve şaşırtıcı biçimlerde yapar.
KALP KIRIKLIĞI BEYNİMİZİ NASIL ETKİLİYOR?
Michigan Üniversitesi’nde Ethan Kross ve meslektaşları, aşk ilişkisi kısa süre önce sancılı bir şekilde biten insanlar üzerinde bir araştırma yaptı.
Araştırmacılar, keskin bir duygusal acı yaşadığımızda beynimizde olanları, keskin bir fiziksel acı yaşadığımızda beynimizde olanlarla karşılaştırmışlardır. Her iki beynin taramasını karşılaştırdıklarında çarpıcı bir sonuç bulmuşlardır.
Deneklerin kalp kırıklıklarını anımsarken çekilen görüntüler ile en üst düzeyde fiziksel acı çektikleri görüntülerde beyinlerinin tam olarak AYNI BÖLGELERİ aktive olmuştu.
Sonuç olarak beynimiz duygusal bir acıyı fiziksel bir acı gibi algılamaktadır.
Kırık bir kalp saatlerce, günlerce, haftalarca hatta aylarca şiddetli duygusal acıya neden olabilir.
KALP KIRIKLIĞI BEDENİMİZİ NASIL ETKİLİYOR?
Kalp kırıklığı vücudumuzun savaş ya da kaç moduna girmesine ve sistemlerimizi kortizole (stres hormunu) boğan stres tepkilerinin tetiklenmesine yol açabilir. Stres, özellikle uzun dönemli stres, vücudumuz üzerinde çeşitli yıkıcı etkiler yaratabilir.
Kortizol bağışıklık sistemimizin verimli çalışmasını engeller. Sonuç olarak, rahatsızlıkları ve hastalıkları önleme yetimiz azalır ve hastalandığımızda iyileşmemiz daha uzun sürer. Gerçekten de araştırmalar, kalp kırıklığı ile bağışıklık sisteminin baskılanmasının arasında bağlantı olduğunu ortaya koymuştur. Bu nedenle yoğun stres altında olduğumuz dönemlerde kendimizi “bitkin” hissedebiliriz, soğuk algınlığına ya da gribe yakalanabiliriz çünkü bağışıklık sistemimiz işlevini etkin şekilde yerine getiremiyordur. Kronik stres kardiyovasküler işlevlerimizi ve sindirimimizi etkileyebilir ve kalp hastalığı, obezite ve tip 2 diyabet riskimizin artmasına neden olur.
KALP KIRIKLIĞI ZİHNİMİZİ NASIL ETKİLİYOR?
Stres aynı zamanda zorluklarla başa çıkma mekanizmalarımızı da zorlar ve böylece psikolojik direncimizi düşürür.
Küçük hayal kırıklıkları, rahatsızlıklar ya da engeller başa çıkma mekanizmalarımızı yerle bir ederek büyük sıkıntılara ve tepkiselliğe yol açar.
Sabah buzdolabını açtığımızda sütün bitmiş olduğunu görüp gözyaşlarına boğulabiliriz, arkadaşlarımızın ya da sevdiklerimizin en ufak kusuru bizi inanılmaz derecede rahatsız edebilir örneğin.
Kalp kırıklığı sancıları içinde anormal olduğumuzu düşünürken ve “aklımı kaybediyorum/deliriyor muyum” diye endişelenirken kendimizi yakalarsak, bu tepkilerimizin zihinsel bir çöküş belirtisi olmadığını bunların yaşadığımız duygusal acıya verdiğimiz tepkiler olduğunu kendimize hatırlatmamız gerekebilir.
Kendimize bu şekilde güvence vermek ve duygusal acımız azalınca davranışlarımızın dengeleneceğini kendimize hatırlatmak, zaten aşırı stres altında olan zihnimizden ve bedenimizin en azından bir stres katmanını (“deliriyor muyum?” dediğimiz katman) atmamıza yardımcı olabilir.
Comments