top of page

ANNELİK TUTKUSU

  • Yazarın fotoğrafı: Havva Nur KAN
    Havva Nur KAN
  • 2 gün önce
  • 1 dakikada okunur
ree

J.Kristeva anneliği bir "tutku" olarak tanımlar.

Tutku; bir nesneye duyulan yoğun, güçlü bir bağlılık ve aşk. Bu duygular, tutku duyulan nesneyi biricik kılar.

Anneliğin bir tutku olması, anne ile çocuk arasındaki bağı biyolojikten arındırarak, bunu anlam ve dil düzeyinde odaklar. 


Tabii her türlü aşk ilişkisinde olduğu gibi, burada da bir çifte değerlilik söz konusudur. Yani bu tutkuda "aşk ve nefret" bir aradadır. 


Winnicott’a göre annenin başından beri çocuğundan nefret etmesi için birçok nedeni vardır. Çocuk gebelik ve doğum sırasında, anne bedeni için bir tehlike oluşturur. Doğumdan itibaren annenin özel yaşamı kalmaz, her şey bebeğin ritminde sürüp gitmelidir. 


Çocuk büyüdüğünde bile, anne yaşamını ona göre düzenlemelidir. Kuşkusuz bu baba için de, yani her iki ebeveyn için söz konusudur ama anne bu durumda kendisini çok daha sorumlu hisseder.


ree

Annenin çocuğa olan tutkusu, aynı zamanda çocuğun ayrışması ve özerkleşmesi gerekliliğini de içerir. Doğumla dünyaya fırlatılan çocuğun, aynı zamanda simgesel düzeyde yaşamın içine atılması gerekmektedir.


Yani annelik tutkusu çocuğa yönelik aşk kadar nefreti, derin bağlılık kadar onu uzaklaştırma gerekliliğini de yüreğinde barındırır. 

Annenin çocuğuna olan tutkusu ne kadar güçlüyse, o denli de çocuğunun kendinden özgürleşmesini ister. Tabi bu ayrışma süreci her ikisi için de sancılı olabilir.


Kaynakça: Psikanaliz Yazıları, 2007, "Annelik ve Kadınsılık", Elda Abrevaya

Yorumlar


bottom of page