top of page
Yazarın fotoğrafıHavva Nur KAN

DİNLEME


Edilgin Dinleme

İletişim denince akla genellikle konuşmak gelir. Oysa iletişim dinleme ile başlar. Anne- babaların çocukları ile etkili bir iletişim kurabilmeleri, konuşmaya olduğu kadar dinlemeye de önem vermeleri ile mümkündür. Çocukla iletişimde ve onun sorularını çözmede önemli olan çocuğa konuşması için uygun ortamı hazırlamak ve onu dinlemektir.

Dinleme çocuğa; “Sen varsın”, “Sen değerlisin”, “Sen güçlüsün”, “Seni seviyorum” gibi mesajlar iletir. Bu tür mesajlar çocuğun olumlu bir benlik saygısı geliştirmesine, kendisine

güvenmesine, kendisine değer verildiğini hissetmesine ve sorunlarını kendi kendine çözümleyebilmesine yardımcı olur. Anne-baba dinleyerek çocuğu var eder. Dinlenmeyen çocuk sevildiğini bilmez ve konuşmak istemez. Sessizlik, çocuğu konuşmaya başladıktan sonra devam etmesi için yüreklendiren güçlü bir etkendir. Sessizlik çocuğa, “Seni kabul ediyorum”, “Duygularını duymak istiyorum” gibi mesajlar iletir. Onu konuşmaya güdüleyerek, duygu ve düşüncelerini daha rahat ifade etmesine imkan sağlar. Böylece sorulmak istenen bir çok sorunun cevabının alınmasına yardımcı olur. Özellikle sorunu olan çocuğun, sorununu anlatmak için sessizliğe daha çok ihtiyacı vardır.


Sessizlik sık tekrarlandığı zaman çocukta mesajın kabul edilmediği izlenimi uyandırabilir. Bu nedenle anne-babalar, dikkatle dinlediklerini belirtmek için bazı tepkiler vermelidirler. Bunlara “Onay tepkileri” ya da “Kabul tepkileri” denir. Bu tepkiler: başı öne eğme, aşağı-yukarı sallama, gülümseme şeklinde sözsüz olabileceği gibi, “Hımmm”, “Evet dinliyorum”, “Hı, hı, anlıyorum” gibi sözel de olabilir. Kabul tepkileri çocuğun rahat konuşmasına imkân sağlar. Çocuklar konuşurken bazı sorunlarını ya da duygularını açıklamakta zorlanabilirler. Bu yüzden konuşmak için yüreklendirmeye ihtiyaç duyarlar. Böyle durumlarda kapı aralayıcıları; “Anlıyorum”, “Öyle mi?”, “İlginç”, “Doğru mu?”, “Yaa” Ya da konuşmaya davet cümlelerini kullanmak gerekir. “Bu konuda konuşmak ister misin?” “Bana ondan söz et.” “Duygularını merak ediyorum.” “Senin görüşlerin ilgimi çekiyor.” “Anlatacaklarını dinlemek istiyorum.” “Bu konu senin için önemli gibi görünüyor.“vb. Kapı aralayıcı ve konuşmaya davet cümleleri genellikle açık uçlu olduğundan çocuğa konuşması için kapıyı aralar. Duygularını paylaşıp paylaşmama konusunda onu özgür bırakır. Çocuğa; “Duygularını açıklamaya hakkın var.” “Senin düşüncelerini gerçekten öğrenmek istiyorum.” “Seni daha iyi tanımak istiyorum.” “Düşüncelerin dinlemeye değer.” gibi mesajlar iletir. Böylece çocuk kabul edildiğini ve kendisine saygı duyulduğunu hisseder.


Etkin Dinleme

Anne-baba çocuğu dinlerken bedensel olarak da dinler duruma geçmelidir. Dinlerken bacağını sallamak, kalemle oynamak, sık sık saate bakmak, başka bir işle ilgilenmek, parmakları masaya vurmak, pencereden dışarıya bakmak gibi çocuğun dikkatini dağıtacak ve onu rahatsız edecek davranışlardan kaçınmalıdır. Çünkü bu tür davranışlar; çocuğa önemsenmediği, değer verilmediği, dinlenmek istenmediği mesajını iletir. Dinlerken anne-babanın, çocuğun elini tutması, omzuna dokunması, başını okşaması,

kucaklaması aralarında yakınlık ve sıcaklığın oluşmasını sağlar. Anne-babanın çocuğun başını şefkatle okşaması, saatlerce yapacakları açıklamadan daha etkili olabilmektedir. Dokunmak ya da sarılmak, özellikle çocuğun sorunu olduğu zaman, kendisini güven içerisinde hissetmesini sağlar. Anne-baba-çocuk arasında sağlıklı bir iletişimin oluşmasında göz kontağı kurma da önemli bir etkendir. Anne-baba çocuğu ile iletişim kurarken onun yüzüne bakarak gözle iletişim kurmaya çalışmalıdır. Böylece çocuğun yüz ifadesinden, söylediklerinin ötesinde başka mesajların da olabildiği gözlenebilir.



Örneğin; konuşurken çocuğun yüzünün kızarması, gözlerini kaçırmaya çalışması, dudaklarının titremesi, kaşlarının çatılması, vb. ifadeler, çocuğun söylediği sözlerin içeriğine zenginlik kattığı gibi, sözlerin içeriği ile söylemek istediği mesaj arasında bir çelişkinin olup olmadığının da anlaşılmasını sağlar. Örneğin; bardağındaki sütü içmeyip lavaboya döken çocuğun “sütümü içtim” derken gözlerini kaçırmaya çalışması ya da yüzünün kızarması vb. davranışları doğruyu söyleyip söylemediği hakkında bazı ip uçları verir. Çocuk konuşurken, göz kontağı kurmadan “Tamam sen anlat ben seni dinliyorum” deyip gazetesini okuyan babasına ya da “Seni dinliyorum” deyip mutfakta yemek yapmak için koşuşturan annesine anlatma isteği duymaz. Bu anne-baba-çocuk arasında etkili bir iletişimin gelişmesini engeller.


Katılımlı Dinleme Katılımlı dinleme, gönderdiği mesaja ayna tutup geri ileten sözlü bir tepkidir. Dinleyen kişi duyduğunu tekrar eder; ancak dinleyen kişi gelen mesajın anlamını değiştirmeden, yalnızca kendi sözcükleri ile ifade etmelidir.


Edilgin dinleme ve etkin fiziki dinleme çocuğun bir sorunu olduğu zaman ona yardımcı olur. Ancak çocuk, bazı sorunlarını çok yoğun duygularla birlikte yaşar ve bu duygularını dile getirmekte zorlanabilir. Böyle durumlarda çocuğa yardımcı olabilmek için onu iyice anlamaya çalışıp söylediklerini: 1. Kısaca tekrar edebiliriz ya da kendi kelimelerimizle özümleyebiliriz. Örneğin: Çocuk: “Kardeşim bebeğimi aldı vermiyor.” Anne: “Kardeşinle oyuncakları paylaşmayı öğrenemedin.” Yerine: Anne: “Demek kardeşin bebeğini aldı vermiyor.” (Sözleri özümleme, duyduğunu tekrar etme) dikkatini, konuşan kişiye vermesi esasına dayanır. Katılımlı Dinleme Örnekleri 1. Çocuk: “Kardeşim kitabımı aldı vermiyor.” Anne : “Kardeşinin kitabını alması hoşuna gitmiyor.” Çocuk: “Evet hoşlanmıyorum.” 2. Çocuğun duygularını dile getirebiliriz. Örneğin: Çocuk: “Kardeşim bebeğimi aldı vermiyor.” (Çocuk ne hissediyor? Kızgınlık, öfke) Anne: “Bu da seni çok kızdırıyor.” Katılımlı dinleme konuşan kişi ile aynı düşünceyi paylaşmayı gerektirmez. Kişinin tüm dikkatini, konuşan kişiye vermesi esasına dayanır.


Katılımlı Dinleme Örnekleri 1. Çocuk: “Kardeşim kitabımı aldı vermiyor.” Anne : “Kardeşinin kitabını alması hoşuna gitmiyor.” Çocuk: “Evet hoşlanmıyorum.” 2. Çocuğun duygularını dile getirebiliriz. Örneğin: Çocuk: “Kardeşim bebeğimi aldı vermiyor.” (Çocuk ne hissediyor? Kızgınlık, öfke) Anne: “Bu da seni çok kızdırıyor.” Katılımlı dinleme konuşan kişi ile aynı düşünceyi paylaşmayı gerektirmez. Kişinin tüm

2. Çocuk: “Anneciğim bugün okulda ne oldu biliyor musun?Müzik öğretmeni beni koroya seçti.” Anne : “Bu da seni çok mutlu etti.” Çocuk: “Evet çok mutluyum.” 3. Çocuk: “Anneciğim babam neden gecikti?” Anne : “Baban geç kaldığı için merak ediyorsun.” Çocuk: “Evet merak ediyorum.” 4. Çocuk: “Bugün okula gitmek istemiyorum. Keşke Ali okula gelmese” Anne : “Ali’ye kızgınsın,” Çocuk: “Evet sürekli kavga ediyor.” 5. Çocuk: “Matematik dersini hiç anlamıyorum.” Anne: “Matematik dersi sana zor geliyor.” Çocuk: “Evet, başaramayacağım diye kaygılanıyorum.”

83 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page